Gerçekten “uzaylı” mı? Yıldızlararası ziyaretçimizden gelen ilk radyo sinyali ne anlama geliyor?

Gökbilimciler, kozmik komşumuzdan geçen üçüncü yıldızlararası cisim (ISO) olan 3I/ATLAS kuyruklu yıldızından gelen bir “radyo sinyalini” ilk kez tespit etti. Kuyruklu yıldızın Güneş Sistemi’ndeki tek yönlü yolculuğunun tam ortasında gelen bu sinyal, bazı çevrelerce uzaylı kökenli olduğuna dair beklenen kanıt gibi algılansa da, bilimsel gerçek tam tersini gösteriyor.

3I/ATLAS, tahmini 7 milyar yıl kadar önce Samanyolu’nun “sınır” bölgesindeki yabancı bir yıldız sisteminden fırlatılmış ve saatte 210.000 km’den daha hızlı hareket eden, türünün bilinen en eski kuyruklu yıldızı olabilir. Ancak keşfedildiği günden bu yana, Harvard Üniversitesi astrofizikçisi Avi Loeb liderliğindeki küçük bir bilim insanı grubu, bu kuyruklu yıldızın aslında kılık değiştirmiş bir uzaylı uzay aracı olduğu yönünde temelsiz bir teori savunuyordu.

Dolayısıyla, Güney Afrika’daki MeerKAT radyo teleskobundaki gökbilimciler 3I/ATLAS’tan gelen ilk radyo emisyonlarını tespit ettiklerini duyurduklarında, uzaylı teorisinin savunucuları, özellikle bu olayın kuyruklu yıldızın Güneş’e en yakın olduğu günberi (29 Ekim) noktasına denk gelmesi nedeniyle, gizli bir uzaylı iletişimine dair kanıt bulmayı umuyorlardı.

Sinyalin sırrı: Bir molekülün imzası

Ancak tespit edilen sinyallerin kaynağı teknolojik değil, tamamen doğaldı. Sinyaller, kuyruklu yıldızın komasında, yani atmosferinde bulunan hidroksil radikalleri (OH molekülleri) varlığına bağlı belirli bir dalga boyu emiliminin sonucuydu.

Bu radikaller, kuyruklu yıldızdan dışarı atılan su moleküllerinin parçalanmasıyla oluşuyor. Gaz salınımı olarak adlandırılan bu süreç, kuyruklu yıldız aktivitesinin açık bir işareti. Ayrıca bu, gökbilimcilerin su varlığına dair 3I/ATLAS’tan aldıkları ilk da kanıt değil. Ekim ayının başlarında NASA araştırmacıları, kuyruklu yıldızdan “bir yangın hortumu gibi” fışkıran su tespit etmişti. Yeni radyo sinyalleri ise, bu suyun günberi sırasında Güneş radyasyonu tarafından parçalandığını gösteriyor.

Kuyruklu yıldız, daha önce uzaylı komplo teorisyenlerinin ilgisini çeken aşırı radyasyona maruz kalmış bir yüzey, aşırı miktarda karbondioksit ve kafa karıştırıcı bir anti-kuyruk gibi birkaç anormal özellik sergilemişti. Ancak gökbilimciler, bu özelliklerin tümünü doğal süreçlerle başarılı bir şekilde açıkladı ve astronomi topluluğu neredeyse oybirliğiyle 3I/ATLAS’ın doğal bir cisim olduğu konusunda hemfikir.

Avi Loeb, kişisel blogunda hidroksil radikallerinin tespit edildiğini kabul etse de, bunun klasik bir kuyruklu yıldız aktivitesinin işareti olduğunu açıkça belirtmekten kaçındı.

Bu hafta ayrıca, 3I/ATLAS’tan günberi sırasında fırlatılan bir sonda olabileceği iddia edilen ayrı bir uzaylı teorisi de çürütüldü. C/2025 V1 (Borisov) olarak adlandırılan ve Dünya’ya en yakın noktasına ulaşan yeni keşfedilen cismin, tipik bir Güneş Sistemi kuyruklu yıldızı olduğu doğrulandı ve Loeb bile bu iddianın olası olmadığını kabul etti. Son gözlemler, kuyruklu yıldızın aşırı kütle kaybı nedeniyle patlamış olabileceği yönündeki önceki spekülasyonları da kesin bir dille çürütmüş oldu.