Bazı Asya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde sol el hâlâ “ayıp” ya da “pis” kabul edilebiliyor. Bu nedenle sol elini kullanan çocukların, zorla sağlak hâle getirildiği durumlar yaşanıyor. İngiltere’deki Chester Üniversitesi’nden psikolog Paul Rodway, “Sol elliliğe sosyal baskının güçlü olduğu kültürlerde, solak oranı doğal olarak daha düşük çıkıyor” diyor. Yani yetiştiğimiz ortam, hangi eli kullandığımız üzerinde belli bir etkiye sahip. Ancak bu bile tabloyu tamamen açıklamaya yetmiyor. Baskının olmadığı toplumlarda bile, solaklar yine azınlıkta kalmaya devam ediyor.
BEYİNDE BAŞLIYOR
Araştırmacılara göre işin temelinde biyoloji var ve bu hikâye daha anne karnında başlıyor. Max Planck Enstitüsü ve Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi’nden beyin görüntüleme genomiği uzmanı Clyde Francks, ultrason görüntülerinin önemli bir ipucu sunduğunu belirtiyor. 10. gebelik haftasında ceninlerin büyük kısmı sağ kolunu soldan daha fazla oynatıyor. 15. haftadan itibaren ise çoğu, sağ başparmağını emmeye başlıyor.
Francks’e göre bu, beynin çok erken dönemde “sağı tercih eden” bir düzenekle geliştiğini gösteriyor. Bilim insanları, el tercihini tek bir “sağ el geni”nin belirlemediğini, bunun yerine 30–40 kadar genin beyin yapısını sağ el lehine olacak şekilde şekillendirdiğini düşünüyor. Yani genomumuz, varsayılan olarak sağ el baskınlığına hafif bir kayma yaratıyor.
SOLAKLAR NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
Peki madem beynin varsayılan ayarı sağ el, o zaman solaklar nereden çıkıyor? Francks bu soruya, “Çoğu solaklığın, embriyonik beyin gelişimi sırasında ortaya çıkan rastgele oynamalara bağlı olduğunu düşünüyoruz” diyerek yanıt veriyor. Yani belirli bir “solak geni”nden ziyade, beyin oluşurken bazı kimyasal maddelerin yoğunluğundaki küçük dalgalanmalar, dengeyi sol el lehine çevirebiliyor. Bu yüzden aynı aile içinde hem sağlak hem solak bireyler görülebiliyor; genetik zemin ortak, ama gelişim sürecindeki küçük farklar, sonucu değiştirebiliyor.