Tutuklu başkan paylaştı: Üniversiteden Silivri’ye 24 yıllık dostluk

Tutuklu Şili Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, sosyal medya hesabından yıllardır süren arkadaşlığına dair duygusal bir mesaj paylaştı.

Şahan, yine Gezi Davası’ndan tutuklu şehir plancısı Tayfun Kahraman ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün ile olan 24 yıllık dostluklarını anlattı.

Üniversite yıllarından bu yana birlikte olan üç arkadaşın Silivri’de tekrar kesiştiğini vurgulayan Şahan, paylaştığı anılarla hem geçmişe hem de bugünlere dair güçlü bir dostluk tablosu çizdi.

İşte Şahan’ın o paylaşımı:

“Tam 24 yıllık arkadaşlık.

Ömrümüzün yarısından fazlasını birlikte geçirdiğimiz üç samimi arkadaş. Yolculuğumuz Silivri’de kesişti.
Gürkan Akgün, Tayfun Kahraman ve ben. Tabi ki tesadüf değil. Bazen avukat görüşlerinde görüyorum uzaktan. Konuşmaya gerek kalmıyor bile.

Tayfun üst dönemdi. Ama hep bizle takılırdı. Ben Ankara’nın bozkırından, Gürkan Sürmene’nin bağından Mimar Sinan’ın rıhtımına, o güzel boğaz kokan okula gelmiştik. İnsan 7’sinde neyse 70’inde de o misali o yıllardan bugünlere izlerimiz, anılarımız var inanın. Rıhtımda daha 1. Sınıfta Tayfun’un bize rektör seçimlerini anlatmasını ve bizim ona “Abi daha 1. sınıfız rektör seçimi falan gündeme giremedik.” diye geyik yapmamız. Gürkan’ın her koşuldaki engin sakinliği ve dinginliği. Atölye çalışmalarındaki teslime son 4 saat kala bir grubun yükünü alan Arap atı performansı. Unutulur gibi değil… Benim de sanat, bienal ve modern sanat iştahım, hevesim ama arkadaşlarımın akran zorbalığı ve dalgalarıyla bir türlü cesaret edemeyişim… Karton çay bardaklarını rıhtımdaki banka dizip “Emrah gel gel bienal var burda!” diyen bir arkadaş grubunuz varsa hele.

Ve o 24 sene; hayatı ciddiye alma, dalgaya vurma, bu dostlukla yaşlanarak birlikte sürmüşse; Silivri’de yan yana olmamız inanın tesadüf değil.

O değil de Gürkan’a çarpan serçeyi hiç ama hiç unutmayacağım. Rıhtımda boğazın, İstanbul’un keyfini çıkaran Trabzon’un has evladına İstanbul ilk “Merhaba”sını bir serçeyle yapmıştı.

Tayfun o kadar içselleştirmişti ki hoca olmayı, bazen atölye derslerine gelir paftalara yorum yapardı. Sanırsın bir hoca. Sonunda da oldu zaten. Aralarında en kötü ve acımasız senaryolarda şakaları yapan hep ben oldum ama. Gitar çalan güzel bir dostumuza yaptığım “Deep Purple alt grubu seçildiniz otel lobisine gitarla gelin.” şakasından sonra gelen yoğun arkadaş tepkisi sebebiyle durmuştum.

Bizim için hayat hem çok ciddi hem de çok dalga geçilecek bir işti hep. En ciddi konuda bile birden bandı sarabilirdik. Çünkü hepimizin derdi ve hepimizin buluştuğu zeminler aynıydı.

Tüm bunların yanında İstanbul’da planlama okumak ciddi bir işti. Tayfun, meslek odası mücadelesinde; Gürkan, İstanbul’un dönüşüm mahallelerinde halk toplantılarında doğruyu anlatmak, o kentin gerçek sahiplerinin barınma hakkının yanında mücadele etmek için geziyorlardı İstanbul’u. Ben daha çok Roman mahalleleri ama en çok Sulukule için mücadele peşindeydim. Ev ev gezip, rahmetli İmam Asım Amca ile birlikte Sulukule bugünkü gibi olmasın diye mücadele ediyordum. Hiç bitmedi bu halimiz. Cebindeki son akbille mahalle toplantılarına giden bu üç plancıdan bir Meslek Odası Başkanı bürokrat, bir İBB Genel Sekreter Yardımcısı, bir Belediye Başkanı çıktı.

Kariyerimiz hiç öyle CEO, CFO kademeleri gibi yıldızlı olmadı inanın. Öğrenciliğimizde tozlu kafelerde değişimli vestiyerlik de yaptık, afiş de astık, işsiz de kaldık. Ama derdimiz hep aynıydı. Aynı şeylere gülerken aynı şeylerle dertlendik. Bu kentin eşitsizliği, adaletsizliği ve planlama ile bunlara karşı yapacağımız mücadeleyle yeni sözü kurma çabasıydı bizimki…

Son üç sene Tayfun’a Silivri’de görüşçü olduk Gürkan ile. Ve son 8 aydır yan yanayız.

Şimdi siz 24 yılı böyle geçirmiş, harcı sağlam bu zemini yıkabilir misiniz?”