ABD’li tarihçi Prof. Dr. Rhoads Murphey, Osmanlı’nın Avrupa’dan çok önce kurduğu askeri sistem sayesinde son derece güçlü bir savaş yapısına sahip olduğunu belirterek, imparatorluğun fetihlerle elde ettiği topraklardan sağlanan vergilerin orduyu besleyen önemli bir unsur olduğunu söyledi. Murphey, Osmanlı ordusunun Batı’da sıkça dile getirilen klişelerin aksine disiplinli, eğitimli ve güçlü bir teşkilata sahip olduğunu vurguladı.
OSMANLI ORDUSUNUN TEMEL GÜCÜ
Murphey, Ketebe Yayınları tarafından yayımlanan “Osmanlı Savaşırken” kitabı kapsamında Ayasofya Medresesi’nde düzenlenen söyleşide konuştu. Batı’da Osmanlı ordusuna dair klişelerin gerçekçi temele dayanmadığını belirterek, Osmanlı ile Batı’daki ordu sistemleri arasındaki önemli farkları anlattı. Çalışmasını yaparken Osmanlı ordusunun diğer ordulardan farklarına odaklandığını aktaran Murphey, Osmanlı’nın bir sefere giderken alt yapıdan üst yapıya kadar imaret işleri yapan bir orduya sahip olduğunu, buna karşılık Batı’da merkezi bir ordunun bulunmadığını ifade etti. Murphey, Osmanlı’nın Avrupa’dan önce sistemi kurduğunu ve ordunun ihtiyaç duyduğu maddi destek için güçlü bir yapı oluşturduğunu söyledi. Fetihlerle alınan topraklardan gelen vergilerin orduya aktarıldığını ve bu sistemin Osmanlı’yı başarılı bir savaş makinesine dönüştürdüğünü dile getirdi.
OSMANLI’DA SEFERLERİN FARKLARI
Murphey, Osmanlı’da savaşın stratejik düşünceyle hayat bulduğunu ve imparatorluğun aynı anda hem Doğu hem de Batı seferi yapmadığını belirtti. Doğu seferlerinin zorluğunu vurgulayarak, Osmanlı’nın bu seferler için kendi güzergahını inşa ettiğini aktardı. Buna karşılık Belgrad gibi Batı seferlerinde Roma’dan beri kullanılan yolların tercih edildiğini söyledi. Doğu seferlerinin her anlamda Batı seferlerinden daha zor olduğunu ifade eden Murphey, Batı’da menzil sistemiyle hareket edilirken Doğu’da bu sistemin dışına çıkıldığını dile getirdi.
PADİŞAHIN ASKERİ DESTEKLEYEN ROLÜ
Murphey, padişahların hem sefer öncesi hem sefer sonrasında askerlere ziyafet verdiğini, bunun askerin gittiği bölgede yağma yapmasını engellemek için önemli olduğunu söyledi. Askerlerin hak ettikleri maaş ve iaşeyi devletin sağlayacağını bildiklerini, bu nedenle devletin ailelere sahip çıkacağından emin olduklarını aktardı. Osmanlı askeri sisteminin zayıflamasındaki temel etkenlerden biri olarak seferlerin azalmasını göstererek, Köprülü döneminde neredeyse hiç sefere çıkılmadığını ve padişahın asker sayısını azaltmak istemesi üzerine büyük isyanların yaşandığını dile getirdi. Osmanlı’nın Batı karşısında teknolojik olarak geride kaldığı iddiasına katılmadığını belirten Murphey, Osmanlı’nın çağdaş bir askeri yapıya sahip olduğunu söyledi. Barut, kürek, yelken ve tüfek gibi teknolojilerin Osmanlı’da da kullanıldığını, imparatorluğun askeri açıdan Batı ile yarışamadığı iddialarının doğru olmadığını ifade etti. Gerilemenin temel nedeninin liderlik eksikliği olduğunu, 18. yüzyıldan itibaren azalan seferlerin ordunun pratik tecrübesini zayıflattığını belirtti. Cephede olmanın önemine vurgu yaparak, yeni taktiklerin uygulanması gerektiğini ancak bu dönemde alaylı ve mektepli ayrımının ortaya çıktığını söyledi. Bu ayrımların Osmanlı’nın savaş yeteneğini zayıflattığını kaydetti.
MURPHEY’İN OSMANLI İNCELEMESİ
Usta Osmanlı tarihçileri Victor Menage, Tibor Halasi-Kun ve Halil İnalcık ile uzun yıllar çalışan Murphey, yeni kitabı “Osmanlı Savaşırken”de imparatorluğun Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki askeri başarılarına dair detaylı bir inceleme sunuyor. Çalışmasında Osmanlı askeri teşkilatının dönüşümünü ele alan Murphey, askeri yapının değişim dönemindeki Osmanlı toplumu üzerindeki etkilerini de değerlendiriyor. Böylece literatürdeki peşin hükümlü tarih yazımı alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlıyor.
aa